Kamil Ali Aşkın
Köşe Yazarı
Kamil Ali Aşkın
 

Sil Baştan

Anayasa Mahkemesinin 23.09.2021 tarihinde 6755 sayılı Kanun ile ilgili bir basın duyurusu yayınladığını, hukukçu bir arkadaşım, bir sosyal medya mecraından paylaşınca dikkatimi çekti. Nedir bu acaba diye bir araştırma yapınca detaya vakıf oldum.  Olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekilinin, 08.11.2016 tarihli 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 37. maddesine eklenen ( 3 ) numaralı fıkranın Anayasa’nın 2., 6., 10., 13., 15., 35., 36., 40., 60., 118. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebi, imiş. Peki 6755 sayılı Kanun 37. maddesi ne ile ilgili imiş; Kısaca 15 Temmuz 2016 tarihinde hain darbe girişimi neticesi alınan tedbirler nedeni ile bu tedbirleri alanların hukuki, idari, mali ve cezai sorumsuzluğunu temin eden bir madde.  Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekili, işte kanunun bu maddesine eklenen 3. fıkrayı Anayasaya aykırı bulmuşlar ve iptalini istemişler. Anayasa Mahkemesi bu talep üzerine; “ 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 50. maddesiyle 8/11/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 37. maddesine eklenen; A. ( 3 ) numaralı fıkrada yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE, B. ( 3 ) numaralı fıkrada yer alan “…hukuki,…” ve “…mali…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ ile Basri BAĞCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, C. ( 3 ) numaralı fıkranın kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE, 3/6/2021 tarihinde karar verildi.”, şeklinde karar vermiş, bunun duyurusunu da 23.09.2021 tarihinde yapmış.  Benim yazılarımı takip eden okuyucularım, her zaman olduğu gibi ne var bunda, diyebilirler.  Ancak kanunun 3. fıkrasının Anayasaya aykırılığı nedeni ile iptalini isteyen milletin vekili zevat, acaba kanunun 1. fıkrasındaki benzer aykırılığı niçin dikkate alıp, iptalini istememiş. Doğrusu burası benim merakıma mucip birinci konu oldu.  Anayasa Mahkemesinin, işbu iptal talebine karşılık kısmen de olsa bence hukuka uygun olumlu yaklaşımı, sorumluluk alınması bakımından önemli bir aşama. Fakat, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekilinin iptal isteme konusunda teğet geçtiği,  Kanunun 37. maddesinin 1. fıkrasında sayılan hallerle ilgili görev alan sorumlulara, adli önlemler alanların dahil edilmesi ise bence manidar. Diikatimi çeken ikinci konu da doğrusu bu oldu.  6755 sayılı Kanunun çıkarılmasına neden olan hain darbe girişimi sonucu alınan önlemler,  her ne kadar Olağanüstü Hal devam ettiği müddetçe geçerli olsa da, içeride ve dışarıda yoğun eleştiriye maruz kalan, adli önlemlerin uygulayıcısı yargıç, savcı ve kolluğa Anayasa ile verilen yetkilerin yanında bu kanunla özel sorumsuzluk eklenmesi, Türk Yargı sistemine yapılan eleştirilerin artmasına da neden olmaktadır.   Olağanüstü Hal durumunda dahi, Adli önlemlerin alınmasında her daim hukuku uygulaması beklenen adli önlem alıcı yargıç ve savcıların, olağaüstü özel bir kanunla korunmasına ayrıca gerek var mıdır ? Bu ayrıca tartışmaya açık bir hukuki konudur.  Ancak Anayasasının 2. maddesinde  kendini “ Türkiye Cumhuriyeti, ….., , demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir ”şeklinde tarif  eden bir devletten beklenen,  öncelikle  yasal mevzuatının hukukun temel prensiplerine uygun olması ve o devletin adli uygulayıcılarından beklenen de hukuka uygun uygulamalara imza atmasıdır.  Aslında ülkemiz yasal mevzuatı, AB kriterleri adı altında büyük emek verilerek çıkarılan yasalarla, mevzuat açısından olabildiğince hukuk devleti olma yönündeki çıtaya yaklaşmıştır.  Fakat iş bu yasal mevzuatın uygulanmasına gelince, çeşitli saiklerle aksamalar olmaktadır. Bu saiklerin hukuka uygunluğu ise her zaman tartışmaya açıktır. Daha doğrusu bu saiklerden hukuku uygulayanlar, başta Türk Yargısı etkilenmeli midir? Etkileniyor ise, bu etkilenmenin sınırı nedir? Bu sorulara objektif ve doğru cevap veremediğimiz için, uygulayıcıların çeşitli saiklerden etkilenerek, yürülükteki mevzuatı örseleyici önlem almalarının önüne ülke olarak geçememekteyiz. O zaman da  yukarıda belirttiğimiz özel yasa çıkarma ihtiyacı doğmaktadır. Velhasıl bir kısır döngü içindeyiz. Ancak umutsuz değiliz. Her zaman söylüyoruz, bu ülkenin hukuku dibine kadar uygulayacak yetişmiş hukukçuları var. Ancak biraz da cesarete ihtiyaçları var.  Hukukun içinde, sorunluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalınız.  
Ekleme Tarihi: 06 Ekim 2021 - Çarşamba

Sil Baştan

Anayasa Mahkemesinin 23.09.2021 tarihinde 6755 sayılı Kanun ile ilgili bir basın duyurusu yayınladığını, hukukçu bir arkadaşım, bir sosyal medya mecraından paylaşınca dikkatimi çekti. Nedir bu acaba diye bir araştırma yapınca detaya vakıf oldum. 

Olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekilinin, 08.11.2016 tarihli 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 37. maddesine eklenen ( 3 ) numaralı fıkranın Anayasa’nın 2., 6., 10., 13., 15., 35., 36., 40., 60., 118. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebi, imiş.

Peki 6755 sayılı Kanun 37. maddesi ne ile ilgili imiş; Kısaca 15 Temmuz 2016 tarihinde hain darbe girişimi neticesi alınan tedbirler nedeni ile bu tedbirleri alanların hukuki, idari, mali ve cezai sorumsuzluğunu temin eden bir madde. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekili, işte kanunun bu maddesine eklenen 3. fıkrayı Anayasaya aykırı bulmuşlar ve iptalini istemişler.

Anayasa Mahkemesi bu talep üzerine; “ 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 50. maddesiyle 8/11/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 37. maddesine eklenen; A. ( 3 ) numaralı fıkrada yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE, B. ( 3 ) numaralı fıkrada yer alan “…hukuki,…” ve “…mali…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ ile Basri BAĞCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, C. ( 3 ) numaralı fıkranın kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE, 3/6/2021 tarihinde karar verildi.”, şeklinde karar vermiş, bunun duyurusunu da 23.09.2021 tarihinde yapmış. 

Benim yazılarımı takip eden okuyucularım, her zaman olduğu gibi ne var bunda, diyebilirler. 

Ancak kanunun 3. fıkrasının Anayasaya aykırılığı nedeni ile iptalini isteyen milletin vekili zevat, acaba kanunun 1. fıkrasındaki benzer aykırılığı niçin dikkate alıp, iptalini istememiş. Doğrusu burası benim merakıma mucip birinci konu oldu. 

Anayasa Mahkemesinin, işbu iptal talebine karşılık kısmen de olsa bence hukuka uygun olumlu yaklaşımı, sorumluluk alınması bakımından önemli bir aşama.

Fakat, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekilinin iptal isteme konusunda teğet geçtiği,  Kanunun 37. maddesinin 1. fıkrasında sayılan hallerle ilgili görev alan sorumlulara, adli önlemler alanların dahil edilmesi ise bence manidar. Diikatimi çeken ikinci konu da doğrusu bu oldu. 

6755 sayılı Kanunun çıkarılmasına neden olan hain darbe girişimi sonucu alınan önlemler,  her ne kadar Olağanüstü Hal devam ettiği müddetçe geçerli olsa da, içeride ve dışarıda yoğun eleştiriye maruz kalan, adli önlemlerin uygulayıcısı yargıç, savcı ve kolluğa Anayasa ile verilen yetkilerin yanında bu kanunla özel sorumsuzluk eklenmesi, Türk Yargı sistemine yapılan eleştirilerin artmasına da neden olmaktadır. 

 Olağanüstü Hal durumunda dahi, Adli önlemlerin alınmasında her daim hukuku uygulaması beklenen adli önlem alıcı yargıç ve savcıların, olağaüstü özel bir kanunla korunmasına ayrıca gerek var mıdır ? Bu ayrıca tartışmaya açık bir hukuki konudur. 

Ancak Anayasasının 2. maddesinde  kendini “ Türkiye Cumhuriyeti, ….., , demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde tarif  eden bir devletten beklenen,  öncelikle  yasal mevzuatının hukukun temel prensiplerine uygun olması ve o devletin adli uygulayıcılarından beklenen de hukuka uygun uygulamalara imza atmasıdır. 

Aslında ülkemiz yasal mevzuatı, AB kriterleri adı altında büyük emek verilerek çıkarılan yasalarla, mevzuat açısından olabildiğince hukuk devleti olma yönündeki çıtaya yaklaşmıştır.  Fakat iş bu yasal mevzuatın uygulanmasına gelince, çeşitli saiklerle aksamalar olmaktadır. Bu saiklerin hukuka uygunluğu ise her zaman tartışmaya açıktır. Daha doğrusu bu saiklerden hukuku uygulayanlar, başta Türk Yargısı etkilenmeli midir? Etkileniyor ise, bu etkilenmenin sınırı nedir? Bu sorulara objektif ve doğru cevap veremediğimiz için, uygulayıcıların çeşitli saiklerden etkilenerek, yürülükteki mevzuatı örseleyici önlem almalarının önüne ülke olarak geçememekteyiz. O zaman da  yukarıda belirttiğimiz özel yasa çıkarma ihtiyacı doğmaktadır. Velhasıl bir kısır döngü içindeyiz. Ancak umutsuz değiliz. Her zaman söylüyoruz, bu ülkenin hukuku dibine kadar uygulayacak yetişmiş hukukçuları var. Ancak biraz da cesarete ihtiyaçları var. 

Hukukun içinde, sorunluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalınız.  

Yazıya ifade bırak !