Benin gibi yaşamında yarım yüzyılı devirmiş ikinci yarım yüzyıl içinde hayatına devam edenler, küçüklüklerinde nine, dede veya ebeveynlerinden duydukları masallar ile avutulur belki de geleceğe hazırlanırlar idi.
Demem o ki; Keloğlan, Nasrettin Hoca, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Sedef Bacı, Hamur Bebek, Tasa Kuşu, Küllü Fatma, Tembel Mustafa, Tembel Kız, Dede Korkut hikayeleri gibi milli masal ve hikaye kahramanlarını dinleyerek büyümüş bir nesiliz biz.
Bütün bu masallarda, özellikle yaramaz çocukların yaramazlıklarını azaltmak, uslu çocukları daha da uysal ve söz dinler hale getirmek gibi bir kastın olmadığı da söylenemez. Velhasıl bir nesil böyle yetiştirilip, yönetildi, yönetiliyor.
Şimdi ise daha etkili, cağcıl ve küresel yöntemler ile tüm insanlık müesses nizam tarafından yönetilmeye çalışılıyor! Bunda da başarılı olmadığı söylenemez.
Covit 19 adı altında şimdi dünyayı kasıp kavuran aşırı bulaşıcı virüs, Çin'in Vuhan şehrinde Aralık 2019'da başladığı zamandan bu yana, dünya yeni bir düzene zorlanıyor. Bu düzene uymayacaklarını ihsa eden idareciler, seçim kaybediyor. Bir şekilde küresel müesses nizam, insan eli ürünü olduğu konusunda genel kanaat olan bu virüs ile dünyayı yeniden dizayn etmek peşinde.
Amerikanın Hollywood yapımı filmlerinde konu edilen biyolojik silahları, bunları kullanacağı iddia edilen teröristleri, bunlara karşı aşı çalışmalarını konu eden iyi insan, iyi devlet! ile ilgili beyaz perdeden izlenen film senaryolarını, bugün bütün dünya bizzat yaşıyor. Beyaz perdede anlatılanlar, gerçek oldu, olmakta…
ABD Genel Kurmay Başkanının; “ virüslerin bir devlet veya terör örgütü tarafından biyolojik silah olarak kullanılma ihtimalinden ” bahsedeli ve bu beyanatın haber olmasının üzerinden daha çok geçmedi. https://twitter.com/abdullahciftcib/status/1334439664942510081?s=24
Eskimez üç ABD başkanı çocuk Bush, Clinton ve Obama’nın FDA’nın (Amerikan Gıda ve İlaç İdaresinin) onayladığı aşıyı kamera karşısında yaptıracaklarını ilan etmelerinin üzerinden de çok geçmedi. https://twitter.com/abdullahciftcib/status/1334536244307644418?s=24
Başta Çin, Rusya. ABD, Almanya aşı için yarışıyor. Zira tüm insanlık potansiyel yağlı müşteri. Almanya’da yaşayan karı koca iki Türk’ün, Belçika’da bir ilaç firmasında aşı ile ilgili başarılı çalışmasını duyan Türk kamuoyu, nerede ise zil takıp oynadı.
Kısacası dünya Aralık 2019’dan bu yana nerdeyse 1 yıl içinde, topyekün aşılanma kampanyasına alınma aşamasında ve reklamlar da başladı. Türkiyemizde bir zamanlar “haydi çocuklar aşıya” kampanyası gibi, https://twitter.com/gztcom/status/788680297487425536?s=24, yeni trent; “haydi dünya aşıya” reklam kampanyasını hep beraber izleyeceğiz…
Değerli okuyucu; ne var bunda? diyebilirsiniz. Aslında ben de ne var bunda diyorum/diyordum.
Zira yerelde Çanakkalemizde ÇOMÜ Tıp Fakültesinden saygın bir hekim professor, yine yerel bir basına mütemadiyen hergün haber adı altında Covid 19 PR’ı yaparken, Sağlık Bakanı Çanakkale’de vakaların %100 arttığını tüm dünyaya ifşa ederken, aşı çalışmaları hakkındaki haberlerde yadırganacak ne var ki?
Aslında benim için, bu yazıyı kaleme aldığımız bu güne kadar hiç bir olağanüstü durum yok idi. Ta ki bir arkadaşımın sosyal paylaşım mecralarından birinde, Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşcıer’in; “ bireylerin bulaşıcı hastalıklara karşı aşılanması noktasında kendilerinin ya da ebeveynlerinin rızasının aranmayarak aşılamanın zorunlu hale getirilmesi ve bu duruma riayet etmeyenler hakkında cezaî hükümler getirilmesi amaçlayan ” 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıha Kanununda ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine dair, paylaşımını görünceye kadar. https://www2.gov.tr/d27/2/2-1638.pdf
Yürürlükte bulunan 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıha Kanunun 89. Maddesi “ Türkiye hudutları dahilinde doğan her çocuk doğumu takip eden ilk dört ay zarfında aşılanır. Çocuğun peder ve validesi aşı mecburiyetinin ifa edilmesinden aynı suretle mesuldürler. Ebeveyni olmayan çocuklar veya ebeveyni nezdinde bulunmayan çocuklar için çocuğu bakmak üzere kabul eden şahıslar veya müesseseler müdürleri mesuldürler. ” şeklindedir.
Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşçıer’in değişiklik teklifi ise;
“ Sağlık Bakanlığı Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamındaki aşılar [ kızamık, polio (çocuk felci), kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, tetanoz, su çiçeği, hepatit A, hepatit B, verem, pnomokok, hemafılus influenza aşıları ] ile toplumun ve/veya belirli bir topluluğun sağlığım tehdit eden bulaşıcı hastalıklarda, Bakanlıkça belirlenen aşıları yaptırmak zorunludur. Bu aşının yapılmasında; yetkili kişice aşı yapılmasına engel bir tıbbi durumunun olması dışında, kişinin kendisinin, çocuklar ya da kısıtlılar yönünden velisinin ya da vasisinin rızası aranmaz. Erişkin kişiler bizzat, kısıtlıların vasileri, çocuğun anne ve babası ayrı ayrı aşı zorunluluğunun yerine getirilmesinde sorumlud1.i.r. Ebeveyni olmayan çocuklar veya ebeveyni nezdinde bulunmayan çocuklar için çocuğu bakmak üzere kabul eden kişi veya kurum müdürleri sorumludur.
Bu aşılar Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak sağlanır ve aşı uygulamaları sebebiyle kişilere herhangi bir mali külfet yüklenmez ”
Bu teklifte dikkati çeken cümle, “ … ile toplumun ve/veya belirli bir topluluğun sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklarda, Bakanlıkça belirlenen aşıları yaptırmak zorunludur. … kişinin kendisinin, çocuklar ya da kısıtlılar yönünden velisinin ya da vasisinin rızası aranmaz. …” cümleleridir.
Teklif bu şekilde kanunlaşır ise, rızam/rızanız olmaksızın, vücut bütünlüğüme/vücut bütünlüğünüze dokunulup, aşılanacağımdan/aşılanacağınızdan bahsetmektedir.
Peki bunun müeyyidesi ne olacak? Teklif sahibi saygın Eczacı Milletvekili bunun için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 195. Maddesinde değişiklik önermektedir.
Yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 195. Maddesi “ (1) Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ” şeklindedir.
Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşçıer’in değişiklik teklifi ise;
“ (2) Zorunlu aşıların uygulanmasını reddederek, velisi bulunduğu çocuğun veya kişi ya da kurum yetkilisi olarak sorumlu bulunduğu çocuğun, vasisi bulunduğu kısıtlının aşılanmasını engelleyen veya toplumun zorunlu aşıya olan güvenini sarsacak davranışlarda bulunan kişi iki aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin bu suçu tekrarlaması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Bu teklif bu hali ile kanunlaşır ise; rızam/rızanız olmaksızın, vücut bütünlüğüme/vücut bütünlüğünüze yapılacak müdehaleyi ret etmem/etmeniz halinde iki aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına çarptırılacağım/çarptırılacaksınız.
Yanlız teklif sahibi saygın Eczacı Milletvekili Eczacı GamzeTaşçıer’in bu kanun değişikliğine ilişkin teklifinin, 25.01.2019 tarihli olduğunu da göz ardı etmemek gerek. Yani, bugün aşısı bulundu, bulunacak, falanca kamera karşısında aşı olacak, Türkiyeden Bilim Kurulu Üyesi Alman aşısını kameralar karşısında kendine vurdurdu gibi, yeni haberlere konu, Covid 19 adı altında Çin'in Vuhan şehrinde Aralık 2019'da başlayan virüs haberlerinden yaklaşık 11 ay evvel.
Benden bu kadar. Bundan sonra yorum siz okuyucuların olsun …
Hukukun içinde diyeceğim amma, bahse konu teklif yasalaşır ise nasıl hukukun içinde kalınır bilemedim :-), sorumluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalın. 04.12.2020
Dip not: Bakan aşı vurulmak zorunlu olmayacak diye açıklama yaptı.
https://www.haberler.com/bakan-koca-merak-edilen-konuya-aciklik-getirdi-13777573-haberi/