Yücel Acer Rektörlük Adaylığını Açıkladı

İşte Prof. Dr. Yücel Acer’in adaylık açıklaması:

“Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Değerli Mensupları,

Eğitim-öğretim faaliyetleri yürüterek bilgili ve bilinçli bireyler yetiştirmek ve bilimsel araştırmalar yaparak bilimin ve teknolojinin gelişmesine katkı sağlamak üniversitelerin iki temel işlevidir. Eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmaların beraberce hakkıyla gerçekleştirilmesi, geniş bir ufuk sahibi olmayı, yüksek bir kalite anlayışını, organizasyon yeteneğini, temel insani prensiplere saygılı hareket etmeyi gerektirir. Şayet bu niteliklerin tümü uyumlu bir şekilde bir araya getirilmeden eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetleri yürütülmeye çalışılırsa, bütün bunlar verimsiz ve sonuç doğurmayan faaliyetlere dönüşür.

Okur-yazarlığın azlığı, eğitim-öğretim görmüşlüğün yetersizliği, Cumhuriyet tarihi boyunca, üniversitelere, okumuş, eğitim görmüş insan sayısını artıracak ve insanlara iş kapısı açacak bir kurum olarak bakmamıza yol açtı. Farkına varmasak da, aslında bu yaklaşım üniversitelere dair sorunlarımızın temelini teşkil etti. Nihayetinde üniversitelere dair bütün politikaların esasını ve gerekçesini, eğitim-öğretim ve istihdama dayalı bu bakış açısı oluşturdu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, kuruluşundan bu yana her yeni yönetim döneminde niceliksel/sayısal olarak sürekli büyüdü. Öğrenci sayısı 40 bini geçtı, fakülte sayısı 13’e, yüksek okul sayısı 8’e, meslek yüksek okulu sayısı 13’e çıktı.

Bu güne kadarki yönetimler, çoğunlukla sayısal artışları, inşâ edilen binaları yeterli yönetsel ve akademik başarıymış gibi sundu. İçinde bulunduğumuz son dönemdeki yönetim, bilinen bu yaklaşımın ötesine geçemedi, tipik niceliksel yaklaşımı devam ettirdi. Bir başka ifadeyle, kalite odaklı yeni bir zihniyet geliştiremedi. Sadece niceliksel/sayısal artışlar, başka bazı olumsuzluklarla birleşince, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi son dönemde hem akademik bakımdan hem de insanî bakımından büyük oranda gerileme sürecine girdi. Öğretim elemanları arasında akademik motivasyon ve üretkenlik kayboldu, bilimsel araştırmalar azaldı, onun yerine reklama dayalı faaliyetlerle, gerçekte olmayan başarıların oluşturulmasına çalışıldı, ve nihayet, Cambridge olma vaadinde bulunulan Üniversite, TÜBİTAK’ın 2014 yılında açıkladığı “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”nde, Türkiye’nin ilk 50 üniversitesi arasına dahi giremedi. Oysa bu tür ciddi olumsuzlukların ve sonuçların ortaya çıkmasının önlenmesi, üniversite yönetimlerinin belirli temel prensiplere riayet etmesine bağlıdır.

Genel olarak üniversite yönetimi, yatırım kaynaklarının önemli bir kısmını, üniversitenin laboratuarlarına, bilgi işlem faaliyetlerine ve bilimsel projelerinin desteklenmesine tahsis etmeli. Üniversite yönetimi sadece bina yapımı için oluşturulmuş bir birim değil, daha ziyade akademik gelişimi sağlamak üzere yapılandırılmış bir birimdir. Dolayısı ile, herhangi bir üniversitede ve bu arda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde de konuşulan güncel konular, dikilen birkaç bina ya da dış görünüşü süslenmiş binalar değil, bilimsel projeler, alınan patentler ve eğitim-öğretim kalitesi olmalıdır.

“Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini kurma” iddiası aslında sadece kitap sayısına değil, içinde bulunduğumuz çağda kolay, yaygın ve hızlı erişimli dijital veri tabanları ve dijital kütüphane temeline dayandırılmalıdır. Dijital kaynaklar, sınırlı erişimli ya da kısmi değil, bütün akademik yayın ve kaynaklara ulaşma imkânı sağlayacak kadarı gelişmiş düzeye yükseltilmelidir. Bir üniversitede, sürekli yeni bölüm ve fakülteler açmak yerine, elde edilen kaynaklar mevcut bölümlerin ve enstitülerin kalitesinin ve imkânlarının artırılmasına yönlendirilmelidir. Üniversitelerin bilgi işlem daireleri, mevcut idari daireler arasında aslında en önemlileri arasında addedilmeli. Bütün işlemlerin, hatta uzaktan eğitimin yürütülebileceği düzeyde gelişmiş bilgi-işlem altyapısı oluşturulabilmelidir.

Nihayet, üniversite yönetimi, ülkenin siyasi polemiklerden uzak durmalı, üniversite-çevre ilişkisini iyi kurmalı bu tür faaliyet alanlarının üniversiteye zarar değil fayda getirmesine çalışılmalıdır. Yukarıda sayılanlardan daha önemli bazı hususlar daha var ki her kurumun bu arada üniversitelerin yönetiminin ortak temel ilkelerini oluşturmalıdır. İnsan unsurunun en ön planda olduğu bir eğitim kurumu olarak üniversite yönetimleri, insana, insanların temel haklarına, özlük haklarına, hak edilmiş kadro yükseltilmelerine ve adalet ve liyakat prensiplerine sonuna kadar saygılı bir yönetim anlayışı benimsemek durumundadırlar. Ancak böylelikle, çalıştığı kuruma bağlı, huzur ve güven içerisinde çalışan, motivasyonu yüksek, verimli bireylerden oluşan bir kurum inşa edilebilecektir. Bütün bu ilkeler temelinde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni, kaliteli eğitim-öğretim veren, nitelikli bilimsel araştırmalar yapan, yeni bir üniversite haline getirmeye yönelik çabaların başlatılmasının zamanı gelmiştir. Bu büyük hedef için nitelikli bir ekip oluşturulması ve daha fazla zaman kaybedilmeden çalışılmaya başlanması elzemdir. Bu bağlamda bir araya gelen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin öğretim elemanları bir “Birlik Hareketi” oluşturmuştur.

Birlik Hareketi temelinde, bir bütün olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, onun öğretim elemanları, idari personeli ve öğrencileri, devletimizin ilgili ve yetkili birimlerinin desteği ile, kaliteli bir akademik kurum inşa etme kararını zihinlerinde sağlam bir şekilde vermiş durumdalar. Bu kararlılığı eyleme dönüştürecek, 40 bini aşan öğrencisine kaliteli eğitim veren ve bilim dünyasına katkılar yapan yeni bir Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni kuracak, vizyonu geniş, adalet ve liyakat prensiplerine dayanan ve Üniversite’yi akademik olarak geliştirmeyi temel amacı sayan yeni bir yönetimi birlikte kurmanın şartları oluşmuştur. Kurulacak bu yeni yönetim, insanları düşünce ve yaşam tarzına göre değil bilim dünyasına katkılarına göre değerlendirecektir.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına devlet bursu ile 6 yıl İngiltere’de yüksek lisans ve doktora eğitimi almış, bu desteğin karşılığını ödemek üzere 2000 yılında Üniversite’ye dönmüş, fiilen 14 yıl toplamda 20 yıl Üniversite’mizde çalışmış, bunun 12 yılında Üniversite’nin çeşitli kademelerinde maddî karşılık gözetmeden idarî görevler yapmış, idarî görevleri bir yetki olmaktan ziyade bir sorumluluk olarak görmüş, Üniversite’nin gelişim sürecindeki bütün önemli aşamalarda bizatihi bulunmuş, haksızlık yapanların ve haksız yönetimlerin yüzüne doğruları yüksek sesle söylemiş, yanlışta ısrar edenlerle çalışmamak için gerektiğinde istifa mekanizmasını işletmiş, yapılmış haksızlıkları haksızlık yapmadan gidermeye kararlı birisi olarak, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin içine düşürüldüğü bu durumdan kurtarılmasında ve yeni bir Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi kurulmasında görev almak için Rektör Adayı olmaya karar verdim.

Aslında bu adaylık, tek bir kişinin yönetime talip olması anlamına da gelmemektedir. Şahsım, Birlik Hareketi adına, “birlikte yönetim” anlayışı temelinde Üniversite yönetimine talibim. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde uzun yıllardır çalışmış, Üniversitemizin değişik birimlerinde ve araştırma merkezlerinde yönetim kademelerinde bulunmuş, enstitü müdürlükleri ve fakülte dekanlıkları yapmış, çalışkan, gayretli, insani yönleri ve insani ilişkileri sağlam, akademik yönelimleri güçlü Prof. Dr. Ahmet Erdem, Prof. Dr. Metehan Uzun ve Doç. Dr. Mirza Tokpunar yanı başımda görev almışlar ve çalışmalara başlamışlardır. Bu ekibin etrafında toplanmış güçlü bir oluşum ortaya çıkmış ve yeni katılımlarla bu oluşumun daha da güçlenmesinin önü açılmıştır.

Aynı endişelere ve beklentilere sahip olduğuna inandığımız bütün öğretim elemanlarımızı, çalışanlarımızı ve öğrencilerimizi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni ulusal ve küresel akademik hayatta hak ettiği yere yükseltmek ve yüceltmek, yeni bir üniversite yapmak için, bu Birlik Hareketi’nde beraber yürümeye davet ediyorum. Bu davetin ve adaylığımın Üniversite’mize, çalışanlara ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılarımla”