Eski Kiracılarla Ev Sahipleri Karşı Karşıya Geldi
Pandeminin başlaması ile eğitim kurumları uzaktan eğitime geçince öğrenciler evleri boşaltıp ailelerinin yanına geçti. Bu süre içinde çok sayıda ev boş kaldı ve kira fiyatları da olduğu yerde saydı hatta ev sahipleri kiracı bulmak için evlerinin kiralarını düşürdü. Bu zamanda evlere geçenler çok şanlı oldu. Bu yıl üniversitelerin eğitime başlama kararı alması ile beraber ev kiraları fırladı. Enflasyondaki yükseliş de eklenince ev kiraları tam iki katına çıktı. Çanakkale’nin bazı bölgelerinde ise bu oran daha da arttı.
Yeni kiracılar yaklaşık 6 ay önceki kiracının tam iki katına ev bulabildi. Durum böyle olunca ev sahipleri eski kiracılarla karşı karşıya geliyor. Kiracılar yüksek fiyat artışına yanaşmazken, ev sahipleri ise bahaneler bulup evi boşatmak istiyor.
Ekonomik faktörlere bağlı kira rayiç bedelleri yeniden illegal olarak yapılanmaya giderken, ev sahiplerinin çeşitli mazeret üreterek kiracıyı taciz etmesi ve çıkmaya zorlaması söz konusu olabilir mi? “Ya kirayı arttır, ya da evden çık” sorusunun cevabını Av. İkbal Akça verdi. Akça, konuyu hukuki anlamda değerlendirerek, “’Sözleşme süresi dolmadan kiracının tahliye edilmesi, sözleşmenin feshedilmesi mümkün değildir. Kiraya verenin, kiracıyı sözleşme süresi bitmeden tahliye edilebilmesi için haklı nedenleri olmak zorundadır. Ev sahibi kiracıyı birinci dereceden yakınını oturtmak gerekçesiyle çıkartırsa da bunu kanıtlamak zorundadır” dedi.
Kira fiyatlarının arttığın son dönemde, özellikle yüz yüze eğitimlerin başlamasıyla şehirlerde ev bulmak güçleşti. Artan fiyatlar ile ev sahipleri daha önce kiraladıkları evlerin fiyatlarını arttırmaya çalışıyor. Özellikle son zamanlarda en çok karşılaştığımız soruların başında “Ev sahibi evden kiracıyı istediğinde veya zorla çıkarabilir mi?” sorusu gelmektedir. Bu konuda her geçen gün tartışmalar sürerken konuyu hukuki anlamda ele alan Avukat ikbal Aytaç gazetemize özel değerlendirmeler yaptı.
Kira artışlarının ev sahibi ve kiracılar açısından farklı sonuçlarını ele alan Avukat Aytaç, ‘’Bilindiği üzere son dönemde kiralarda fahiş artışlar yaşanmaktadır. Bu kira artışları nedeniyle hem ev sahipleri, hem kiracılar önünü çok göremez duruma gelmişlerdir. Artan kiralarla beraber bazı ev sahipleri evlerinde bulunan mevcut kiracıları çıkarıp yeni kiracı arama arayışına girmişlerdir. Ancak bu husus sanıldığı kadar kolay değildir. Kira sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlemiştir. TBK md. 299 uyarınca da kira sözleşmesi “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya
kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.’’ dedi.
‘’Kanun Kiracıyı Koruyan Bir Yaklaşım İçerisindedir’’
Kira sözleşmeleri ile ilgili de bazı önemli noktalara ilgi çeken İkbal Aytaç, ‘’ Kira sözleşmesi her iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir. İlk olarak kira sözleşmesi bildirim yoluyla feshedilebilir. Ancak bunun yapılabilmesi için kira sözleşmesinin bitiminden en az on beş gün önce kiracıya bildirimde bulunulması gerekmektedir. Bu husus TBK 347. Madde de “Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.” Şeklinde hükme bağlanmıştır. Bu bildiriminde geçerli olabilmesi için TBK 348.madde de belirtiği şekilde yazılı olması gerekmektedir’’ şeklinde konuştu.
‘Sözleşme süresi dolmadan kiracının tahliye edilmesi, sözleşmenin feshedilmesi mümkün değildir.’ diyen Avukat İkbal Aytaç, ‘’Kiraya verenin, kiracıyı kiracının sözleşme süresi bitmeden tahliye edilebilmesi için haklı nedenleri olmak zorundadır. Kiracı tarafından kira bedeli ödenmediği takdirde kiracı temerrüde düşürülüp tahliye davası açılabilir. Bunun için kiraya veren tarafından Kiracıya noterden ödeme için ihtar gönderilmesi gerekmektedir. İhtar gönderildikten 30 gün geçtikten sonra kiracı tarafından ödeme tahliye davası veya icra takibi yoluyla yapılacak olan takip neticesinde icra mahkemesinden tahliye talep edilebilir. Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi ve devamında düzenlenen maddeler ile ev sahibinin (kiraya veren) haklı sebeplerin varlığı halinde “kontrat süresi dolmadan kiracıyı çıkarabileceği” (tahliye edebileceği) düzenlenmiştir. Kiraya verenin haklı sebeple kira sözleşmesini feshetmesi, iki farklı şekilde Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir bunlar ev sahibinden kaynaklanan sebepler ve kiracıdan kaynaklanan sebepler olabilmektedir. Kiraya verenin kiracıyı evden çıkarabilmesi için Türk Borçlar Kanunu'nun 350.maddesinde belirtilen hususların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. TBK 350. Madde de “Kiraya veren, kira sözleşmesini; kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkansız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir” denilmektedir’’ ifadelerini kullandı.
“Kentsel Dönüşüm de Etkili”
Kentsel dönüşümün de ev sahiplerinin kiracılarını çıkarmalarında etkili olduğunu ifade eden Aytaç,’’ Ayrıca ülke genelinde de çokça karşımıza çıkan örneklerden olmakla birlikte bahsi geçen konutun kentsel dönüşüme girmesi, binanın yıkılarak yenilenmesi ve bu bahsi geçen evin kullanılamayacak duruma gelmesi nedeniyle de ev sahibi kiracısını evden çıkarabilmektedir veya bir diğer önemli olabilecek husus kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin ilçe veya beldenin bulunduğu sınırlar içerisinde oturmaya elverişli bir başka konutu bulunması durumunda kiraya veren kişi eğer ki kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, yapmış oldukları sözleşmenin bitiminde itibaren bir aylık süre içerisinde kira sözleşmesini gidilecek dava yolu ile sona erdirebilmektedir. Kiraya veren kiracıyı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu olduğunu belirtilerek çıkarması halinde veya sözleşmeye aykırı davranırlarsa tazminat ödemek zorunluluğu ile karşılaşabilmektedirler’’ dedi.